DIŞARIDAKİLER

Konferans salonunun halıyla kaplı zeminine gelişi güzel dağılan misafirler, Küçük gruplar halinde toplanmış aralarında sohbet ediyorlardı. İki kanatlı geniş kapının eşiğinde durarak ayakta onları izleyen adamı gördüklerinde, istiflerini düzeltip ona dikkat kesildiler. Salondaki gürültünün yerini, nefes alıp vermeler ve fısıldaşmalar almıştı. Kapı eşiğinde duran ve henüz ellilerinin başında gösteren bu adamı ilk defa görüyorlardı. Adam kürsüye doğru ilerledi. Karanlıkta yolunu bulmak istiyorcasına uzattığı elleriyle kürsüyü arandı. El yordamıyla kürsüyü keşfettikten sonra sandalyesini ayarlayıp oturdu. Bu sahneyi izleyen misafirler yine eski gruplarına dönmüş, salondaki uğultu yavaş yavaş yükselmişti. Kürsüdeki adam kendisine hazırlanan bardağından bir yudum su içtikten sonra mikrofona uzandı. “Değerli misafirler, hepinize hayırlı akşamlar.” Diyerek sohbetin açılışını yaptı. Misafirler nezaketen de olsa dikkat kesildiler. Sadece birkaç kişi istiflerini bozmamış, aralarında fısıldaşmaya devam ediyorlardı. Misafirlerin uyarmasıyla, onlarda kürsüdeki adamı dinlemeye koyuldular. “Kürsüdeki adam devam etti. “Hepimiz aynıyızdır aslında, farklı olduğumuzu zannederiz sadece. Bunu en iyi yabancı bir memlekete gittiğimizde daha iyi anlarız. Aynı dili konuşmuyorsak, şeklen de onlara benzemiyorsak hemen dikkat çeker, kuşkulu ve meraklı bakışların hedefi oluruz. İşte o zaman kendi evimizden memleketimizden ötede, dışarıda olduğumuzu anlarız.” Diye anlatısını sürdürdü. “Bazen bilerek, bazen de bilmeden bizden farklı olanı dışarıya iteriz.  Kendimi örnek verecek olursam, salonun kapısında ayakta dikildiğimi fark ettiğiniz anda, aranızdaki sohbeti kesip yapacağım konuşma için hepiniz bana dikkat kesildiniz. Kürsüye doğru ilerlerken sizden farklı olduğum anlaşıldığında, bir çoğunuz aranızdaki sohbete tekrar geri döndü.” Bardağından bir yudum su daha içerek konuşmasını sürdürdü.  “Amacım sizi suçlamak değil, bu örnekle anlatmak istediğim dışarıda olmak, bu yaşadığımız da tam anlamıyla bunu ifade ediyor. Görüntüsüne bakarak kıymet biçip insanları değerlendirdiğimizde, çoğu zaman yanılırız. Halbuki değerli olan düşüncedir, fikirdir. Tarihten günümüze kadar bizlere bakiye kalan kıymetli eserler düşüncenin fikrin ürünü değil midir.” Diyerek bir cevap beklercesine duraksadı. “Bugünkü sohbetimiz şimdilik bu kadar, haftaya nasipse tekrar burada olacağım.” Diyerek sandalyesinden kalktı ve kürsünün köşesinden yönünü tayin ederek geldiği kapıya doğru yöneldi. Gülümseyerek kapı ağzından misafirleri başıyla selamladı ve gözden kayboldu.

Mehmet Hüseyinçelebi

07.02.2022 Kastamonu

Related posts

Leave a Comment